Ali Gökmen ve İnci Gökmen
ODTÜ Kimya Bölümü Emekli Öğretim Üyeleri
1968-1969 sonbaharında hazırlıkta başlayan aktif ODTÜ’lü yıllarımız, lisans, yüksek lisans, 1977-1983 yıllarında ABD Maryland Üniversitesindeki doktora çalışmalarımızı tamamlayarak yurda döndükten sonra 2019-2020 yıllarındaki emekliliğimize kadar sürdü. Bu süreçte birbirimizi tanıdık, evlendik, çocuğumuz oldu. Dersler verdik, araştırmalar yaptık, ülkemizin geleceğini oluşturacak gençlere iyi örnekler olmaya çalıştık, onların olgunlaşmalarına katkımız oldu, gençlerin gözlerimizin önünde çocukluktan gençliğe dönüşme süreçlerinin keyifli tanıkları olduk. Onlarla iftihar ediyoruz. Bir nehir kenarında suların akışını izler gibi geçti seneler. ODTÜ’de pek çok tanıklıklarımız oldu, bazı olayların öznesi olduk. ODTÜ doğasını, ODTÜ’deki öğrencilerimizi, dostlarımızı, çalışanları sevdik. Yöneticilerimizle olduğu kadar çalışanlarımızla da dost olduk, onların fedakarca çalışmaları olmasa ODTÜ’nün çok eksik olacağının farkındayız. Ortadoğu Öğretim Elemanları Derneği (OED) üyesiyiz, yönetim kurulu başkanlığı yaptık. 1986 yılındaki Çernobil Nükleer Santral kazası sonrasında radyoaktivitenin bulaştığı çaylarla ilgili yaptığımız çalışmalar sonucunda kamuoyunda “ODTÜ Raporu” diye bilinen ve basında yer alan raporu hazırladık. Kendisi de Hemşinli olan Olcay Birgül ülkemizin Çernobilden en çok etkilenen doğu Karadeniz bölgesini yerinde görmek için 1987 Ağustos ayında Ankara’dan yola çıktı. Ancak Ordu çıkışında geçirdiği trafik kazasından sonra kurtarılamayarak aramızdan ayrıldı. ODTÜ’de Olcay Birgül Vakfı kurarak öğrencilere burs veriyoruz. 1999 yılındaki Gölcük Depreminden sonra ODTÜ-Sakarya depremi gönüllü ve yardım kampanyalarını yürütülmesinde destek olduk. Gönüllü öğrencilerimiz ‘hayatlarının en anlamlı işini’ yaptıklarını söylediler.
ODTÜ’LÜLÜK ömür boyu süren bir sevdadır. Kanınıza girince çıkmaz. Hayatlarımızın büyük bir kısmını geçirdiğimiz ODTÜ ile bağımızı emekli olduktan sonra da sürdürüyoruz. 2019 yılında dünyayı kasıp kavuran pandemi süresince sokağa çıkma yasaklarında bile ODTÜ Ormanı bizim şifa kaynağımız oldu. Ormandaki yürüyüşlerimizde bozkırın ortasında bir cennet yaratanları ve koruyanları şükranla anıyoruz. Haftada 2-3 kez ODTÜ’de yürüyoruz. Yürüyüşlerde orman önceliğimiz, yağışlı günlerde mavi yoldan A4-A1-A4 rotasını seçiyoruz.
Aşağıda derlediğimiz yazıda kuruluşundan günümüze ODTÜ sürecini özetlemeye çalıştık. Gelecekle ilgili önerilerimizi paylaşmaya çalıştık. ODTÜ Yaşasın, örnek olsun ve aydınlatsın!!
ODTÜ’nün Kuruluşu
ODTÜ kuruluşu Türkiye’nin özgün bir deneyimi olmuştur. ‘Birleşmiş Milletler, BM, Türkiye Temsilcisi’, Pensilvanya Üniversitesi Profesörü Charles Abrams 1954 yılında BM’e
Türkiye’de mimarlık ve şehircilik eğitimi verecek bir teknoloji enstitüsü kurulmasını önerir. BM tarafından önerinin kabul edilmesi üzerine Türkiye’de Orta Doğu ülkelerine de hizmet verecek enstitüyü kurmak üzere Pensilvanya Üniversitesinden Prof. Perkin’i görevlendirilir. 1956 yılında MEB’e bağlı olarak kurulan enstitü, Türkiye’deki diğer yükseköğretim kurumlarından farklı olarak Amerika’daki benzerleri gibi 5 kişilik bir mütevelli heyeti tarafından idare edilir. 1960 yılındaki askeri darbeden sonra, kurucularının görevden uzaklaştırılması üzerine enstitü kapatılmak istenir. Ancak askeri konseyde yer alan üyelerden birinin enstitünün bir Türk Üniversitesi yapılması önerisi kabul edilir ve 27 Mayıs 1959’da çıkarılan Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Kanunu ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi, ODTÜ, kurulur. 1961 yılında bugünkü yerleşim yeri kesinleşir, mimari proje bir yarışma ile belirlenerek mimarlar Behruz ve Altuğ Çinici’ye verilir. Aynı yıl Kemal Kurdaş ODTÜ’ye rektör olarak atanır (1). 1973 Yılında Gaziantep’te ODTÜ Gaziantep Mühendislik Fakültesi kurulur, ODTÜ fakültenin kurulmasında ve sürdürülmesinde çok emek koyar. 1987 yılında bu fakülte Gaziantep Üniversitesine bağlanır.
ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ODTÜ’ye daveti üzerine 2000 yılında imzalanan üçlü-protokol ve 2003 yılında kabul edilen kuruluş yasası ile eğitim hayatına başladı. KKTC’nin Güzelyurt bölgesindeki yerleşkesinde ODTÜ birikimini ve kalitesini Kuzey Kıbrıs’a taşıyan ODTÜ Kıbrıs’ta halen 15 lisans ve 5 Yüksek Lisans Programı bulunuyor. Biz de birer dönem bu kampüse perşembe akşamları gidip, cuma akşamları dönerek ders verdik. Üniversitenin yeri 800-900 yaşlarında zeytin ağaçlarının bulunduğu araziye çok yakın. Kuzey Kıbrıs’ta çok sayıda üniversite faaliyet göstermekte. Kıbrıs’ın mali açıdan Türkiye’ye bağımlı kılınması oldukça kısıtlayıcı bir durum. Kampüsün güzel yerleşimi, özgün mimarisi ve alt yapısı var. Ancak araştırma olanakları kısıtlı olduğundan genç akademisyenlere gelecek vaat etmiyor. Kıbrıs’ın siyasi belirsizliği uluslararası öğrencileri çekmekte güçlüklere neden oluyor.
ODTÜ’nün Doğası
ODTÜ yerleşkesi 4500 hektar (ha) genişlikte, step iklimine sahip, çıplak bir arazi üzerinde kurulmuştur. Çok az ağacın olduğu yerleşkede doğanın yeşillendirilmesi için ilk adım, atanmasının 12. gününde Kurdaş tarafından atılır. İlk ağaçlandırma girişimi Türkiye Ormancılar Derneği, Orman Genel Müdürlüğü ve ODTÜ’nün katılımı ile Atatürk Ormanı kurulması için 1958 yılında başlatılır. Her yıl düzenlenen ağaç dikme şenliklerine tüm ODTÜ’lüler katılır ve arazide ağaçlandırma çalışmaları yapılıp 135 bin fidan dikilir; zamanla 4500 ha yerleşkenin 3500 ha’na karaçam, sarıçam, sedir gibi ibreli ağaçlar, dişbudak, akçaağaç, çınar, meşe, at kestanesi, kavak, badem, vişne, elma, armut gibi çeşitli meyve ağaçları, çalı türü bitkiler dikilmiş, arazide daha önce doğal olarak bulunan alıç ve ahlat ağaçları yeni dikilen ağaçlarla yerleşkede zengin bir bitki çeşitliliği oluşturulmuştur. Daha sonraları yapılan dikimlerle ağaç sayıları 10 milyon ibreli, 23 milyon yapraklı ağaca ulaşmıştır. Zaman içinde ODTÜ içinde oluşan sulak alanlar zengin bir flora ve fauna oluşmasını sağlamış ve yaban yaşamı oluşmuştur. 1995 Yılında ODTÜ Ormanı Kültür Bakanlığınca Doğal ve Arkeolojik SİT ilan edilmiştir. 1995 Yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü ODTÜ Mensuplarının, 30 yıl boyunca, çok büyük bir araziyi ağaçlandırmaları nedeniyle ODTÜ’ye verilmiştir. Bu çalışmalarda Rektör Kemal Kurdaş’ın öncülüğünde başlatılan ağaçlandırma çalışmaları, daha sonraki rektörlerin onun yolunu izlemeleri, Peyzaj Mimarı Alaaddin Egemen’in bitmeyen enerjisi, Mimarlık Fakültesi hocaları Yıldırım Yavuz ve Ayşıl Yavuz’un hazırladıkları rapor etkili olmuştur.
Ancak 2013 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanı Melih Gökçek’in emirleriyle ODTÜ’nün doğu cephesinde binlerce ağaç bir bayram gecesi kesilerek çok kısa bir sürede Malazgirt Bulvarı diye isimlendirilen yol yapıldı. 2017 yılında Rektör Verşan Kök ve Melih Gökçek arasında imzalanan başka bir protokolle Bilkent-İncek- Gölbaşı yolu yapılmak üzere binlerce ağaç kesildi. Bu yol inşaatı büyük ölçüde tamamlanmasına karşın kullanıma açılmadı.
ODTÜ tüm Ankara’da kalan tek yeşil alandır ve Ankara’nın oksijen deposudur. Orman aynı zamanda da günümüzün temel sorunu olan iklim değişikliğinin ana nedenlerinden olan karbon yutağıdır. Tüm Ankara’lıların bunun farkına varıp, ODTÜ’lülerin çabalarıyla oluşturulan bu ormana sahip çıkması çok önemlidir.
ODTÜ’ye 20-km uzaklıkta, içinde Eymir Gölünün bulunduğu büyük bir alan Ankara’nın saklı cennetidir. Gölde sazlık alanlar balıklara, kaz ve ördeklere ev sahipliği yapar. Eymir gölünde kürek ve yelken sporları tesisinden ODTÜ öğrencileri yararlanmaktadır. Göl kıyısında çok sayıda bisikletliye, yürüyüş, koşu, piknik yapanlara rastlamak mümkündür. İklim değişikliğinin etkileri görülmediği zamanlarda göl donar ve üzerinde yürüyerek karşıdan karşıya geçmek mümkün olurdu. Göl çevresinde çeşitli restoranlar, çay bahçeleri, büfeler hizmet verir.
Kendine Yeten Yerleşke
Şehir merkezine 10-km uzakta olan yerleşke kurulduğu günlerde tüm şehir hizmetlerinden yoksundu. Dağlık, tepelik ve eğimli bir arazi üzerindeki yerleşkenin ne kullanma suyu, ne ısı sistemi, ne de atık su sorununu çözecek bir sistemi vardı. ODTÜ yerleşkesi 1960’lı yıllarda kendine yetecek bir yerleşke olarak planlanır ve çok kısa bir süre içinde eğitime uygun altyapısı ve fakülte binaları hazır duruma getirilir. Arazi içindeki Eymir Gölü yakınlarına açılan kuyulardan pompalanan su, yerleşkenin yüksek tepelerine kurulan su depolarına pompalanıp, buradan doğal akış ile tüm binalara dağıtılmıştır. Bölümlerin atık suyu düşük kottaki arıtma havuzlarında katı atıklardan arındırıldıktan sonra, yine doğal akışla kavaklıktaki bitkilerin sulanmasında kullanılmıştır. Binaların ısıtılması da belki de Türkiye’de bir ilk olarak uygulanan, hiçbir pompa kullanılmadan, ısı merkezinden üretilen buharın yeraltı kanallarından binalara iletilmesi, ısı değiştiricilerde yoğunlaşan sıcak suyun doğal akışla düşük kottaki ısı merkezine geri dönmesi ile kapalı bir çevrim içinde, binlerce m2 kapalı alan bir merkezden ısıtılmıştır.
Uzun yıllar kendi kendine yeten yerleşkede, 1970’li yıllardan sonra bu özgün sistemden vazgeçilerek şehrin su ve kanalizasyon sistemine bağlanmıştır. Bu süreçte bir zamanlar dereler şehri olarak bilinen Ankara’nın 15, ODTÜ’nün üç deresi hafriyat toprağı, atık sularla kirletilerek veya asfalt vb. altında kalmıştır.
Zor Yıllar- ODTÜ’nün kolay yılları hiç olmadı ki!
1960’lardan başlayarak dünyada ve ülkemizde yoğun siyasi olaylar olmuştur. 27 Mayıs 1960 Darbesi arkasından temel hak ve özgürlüklerin sağlandığı bir anayasa getirilmiştir. 60’lı yıllarda Amerika’nın taraf olduğu Vietnam Savaşına (Bu savaşta 1.5 Milyon Vietnamlı, 60.000 Amerikalı ölmüştür) pek çok ülkenin 68 kuşağı gençliği gibi Türkiye’deki üniversite gençliği de karşı duruş sergilemiştir. 20-70 bin Vietnamlının ölümünden sorumlu olduğu için ‘Vietnam kasabı’ diye bilinen Robert Kommer Türkiye’ye Amerikan Elçisi olarak atandı. 6 Ocak 1969 tarihinde Kommer’in ODTÜ’yü ziyareti sırasında arabası ODTÜ Öğrencileri tarafından ters çevrilerek yakıldı (2). Bu olay üzerine üniversite bir süre kapatıldı. Şubat 1969’da, İstanbul’da Amerikan 6. filosu protesto edilerek Amerikalı askerler denize atıldı. Daha sonra olaylar hiç durulmadı ve 12 Mart 1971 Askeri Muhtırasından sonra hükümet istifa etti, 27 Mayısta sağlanan özgürlüklere kısıtlamalar getirildi. Meydana gelen olaylarda, silahlı müdahalelerde ölenler oldu, çok sayıda öğrenci tutuklandı, öğretim üyeleri üniversitelerden uzaklaştırıldı. 1977’de ODTÜ Mütevelli Heyeti tarafından Hasan Tan’ın rektör olarak atanması ve onun çok sayıda MHP militanını işçi olarak üniversiteye yerleştirmesi yöneticiler, öğretim üyeleri ve öğrenciler tarafından tepkiyle karşılandı, öğrenciler 9 ay süren boykot başlattılar.
Ülkemizde 10 yılda bir tekrarlanan askeri darbelerin en acımasızı ve en geniş kapsamlısı ABD’nin desteğiyle 12 Eylül 1980’de gerçekleştirildi. Darbeyi izleyen günlerde 650.000 kişi gözaltına alınmış, 230.00 kişi yargılanmış, 1.680.000 kişi fişlenmiş, işkenceler ve kötü koşullar nedeniyle 300 kişi ölmüş, 48 kişi idam edilmiştir. Çok sayıda genç de yurt dışına gitmek zorunda kalmıştır. Ülkenin geleceğini oluşturacak gençleri adeta yok edilmiş, sağ kalanlar suskunlaştırılmıştır. Ülkede faaliyet gösteren çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve ODTÜ Öğretim Üyeleri Derneğinin faaliyetlerine son verilmiştir. Ülkenin geleceği adeta bir silindirle ezilerek yok edilmiştir. 1980 askeri darbesinden sonra üniversiteleri kontrol edebilmek için 1981 yılında 2547 sayılı Yükseköğretim Kurulu, YÖK tüm üniversitelerin ortak yasası oldu. ODTÜ’nün 7307 sayılı “Kuruluş Kanunu” iptal edilerek, üniversite yeni YÖK yasasına dahil edildi. YÖK’ üniversitelerin özerkliğini büyük ölçüde kısıtlayan, üniversiteleri tek tipleştiren bir kurum olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. ODTÜ’de Bölümler temel birimdir. Bölüm Başkanları, dekanlar ve rektörler seçilerek iş başına gelmeleri bir gelenekti. 12 Eylül darbesinden sonra rektörlerin üniversite öğretim üyelerince seçilmesi uygulamasına son verilmiştir. 1990 Yılında yeniden kurulan Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneğinin (OED) politikacılara ihtiyaçlarımızı anlatmaları sonrasında üniversite rektör seçimleri 1992 yılında geri gelmiştir. Buna göre öğretim üyelerinin seçtiği altı adayın ismi YÖK’e bildiriliyor, YÖK de bu sayıyı üçe indirerek Cumhurbaşkanına yolluyor, Cumhurbaşkanı bu üç kişiden birini rektör olarak atıyordu. OED, seçimlerin adil ve şeffaf yapılması için rektör adayları ile öğretim elemanlarının katılımına açık paneller düzenlemiştir. Panellerin hedeflerinden biri seçimlerde ilk sırada seçilen adayın rektör olarak atanmasını sağlamaktı. Panellerde adaylara ilk sırada olmadıkları halde rektör olarak atanmaları durumunda bu görevi kabul edip etmeyecekleri sorulurdu. Adayların hepsi seçimde birinci sırada olmadıklarında atanmayı kabul etmeyeceklerini beyan ettiler. Süha Sevük, Ural Akbulut ve Ahmet Acar üniversite seçimlerinde birinci sırada çıkarak rektör olarak atandılar, ikişer dönem rektörlük yaptılar. Ancak 2016 yılında seçimden ikinci sırada çıkan Verşan Kök rektör olarak atanmayı kabul etti. 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal sonrası Kanun Hükmünde Kararnameler ülkede etkili olmuştur. Ekim 2016’da rektör seçimleri kaldırılıp rektörlerin Cumhurbaşkanınca atanmasına karar verilmiştir.
Etik İlkeler ve Temel Değerler (3)
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin misyonu, “toplum, insanlık ve doğa için, evrensel değerler çerçevesinde, yaratıcı ve eleştirel düşünmeyi, yenilikçiliği ve liderliği besleyerek mükemmellik düzeyinde araştırma yapmayı, eğitim vermeyi ve topluma hizmet etmektir”. ODTÜ’nün misyonu: Uluslararası düzeyde öncü, bölgesini ve dünyayı dönüştüren bir üniversite.
ODTÜ’nün değerleri şu başlıklarda sıralanmıştır: Bilimsel Özgürlük, Bilinçli Özgüven, Dayanışmacı Bireysellik, Doğal Çevreye Duyarlılık, Güvenilirlik, İnsana Saygı, Liyakat, Sorgulayıcı Yaklaşım, Toplumsal Sorumluluk, Yenilikcilik ve Öncülük, Yerleşke Mirasına Bağlılık, Yüksek Akademik Nitelik. Bu ilke ve değerleri hatırlatarak, en başta ODTÜ’lüler tarafından, diğer üniversiteler ve kurumlarca benimsenmesi ve hayata geçirilmesi ülkeyi çok farklı bir konuma getirir.
Toplumsal Duyarlılıklar
1967 Yılında ODTÜ Mimarlık Bölümü öğrencileri Niğde Ulukışla, Eminlik Köyü’nde bir okul binası, 2003 Yaz aylarında Rize, Fındıklı Arılı köyü ilköğretim okulu yanında bilgisayar işliği, 2007 yılında Kırıkkale Hisarköy’de Güneşköy Kooperatifinin desteğiyle Sağlık Merkezi, Niğde Aladağlar Demirkazık Köyü’nde “ORDOS Nevzat Öntaş” dağ evini yaptılar. Bu yapılar öğrencilerin iş deneyimi kazanmalarının yanı sıra kırsaldaki insanları tanıma fırsatı da yaratmıştır.
26 Nisan 1986’da Kiev yakınlarındaki Çernobil Nükleer reaktöründe çalışan operatörlerin hatası nedeniyle oluşan kaza sonrasında ülkemizin pek çok bölgesi reaktörden yayılan radyoaktif maddelerle bulaştı. Kazadan en çok etkilenen ürünlerden birisi Doğu Karadeniz’de yetiştirilen çay bitkisi oldu. Zamanın hükümeti ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, yalnızca ekonomik kaygılarla, çaydaki radyoaktif bulaşmayı ve sağlık risklerini göz ardı ederek önlem almadı. ODTÜ’de çaylarla yaptığımız çalışmaları içeren raporumuz basında yer alınca aylarca süren tartışmalar ve çayların toplatılmasıyla sonuçlanan bir dönemin öznesi olduk. Bu çalışmaları birlikte yürüttüğümüz Olcay Birgül ve Aykut Kence artık aramızda değiller. Yaşamımız boyunca onları sevgi ve saygıyla yüreklerimizde taşıyoruz.
17 Ağustos 1999 sabahı, Türkiye merkez üssü Gölcük olan bir depreme uyandı. Resmi verilere göre 17.000 kişinin öldüğü deprem sonrası ODTÜ mensupları, öğrencileri, mezunları ve gönüllüler Sakarya merkezde yoğun çalışmalar yaparak deprem yaralarının sarılmasına destek verdiler.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli deprem 11 ilde etkili oldu, resmi rakamlara göre 55.000 kişi öldü, 518.000 konut yıkıldı, binlerce konut hasar gördü. Depremin erken saatlerinden itibaren ODTÜ Mezunları Derneği, OMD, binlerce gönüllünün katkı verdiği yardım ve dayanışma ağı oluşturarak deprem bölgelerindeki vatandaşların yardımına koştu. ODTÜ Mimarlık Bölümü öğrencileri “Acil Tasarım Stüdyosu” kurarak deprem bölgesinin acil geçici barınma ihtiyacını sağlamaya çalıştılar. Dünyaca ünlü Japon mimar Shigeru Ban ODTÜ’ye geldi, öğrenciler “Kağıt Masura Bina” tasarımını yaptılar ve imal ettikleri prototip binaları deprem bölgesinde kurdular. Mimarlık Bölümü akademisyenler deprem bölgesinin yok olan tarihi dokusunu geri kazandırmak üzere bölgeyi defalarca ziyaret ettiler. Çalışmaları halen devam etmektedir.
Öğrenci Toplulukları
ODTÜ’nün kuruluşundan günümüze ODTÜ öğrencileri bir araya gelerek çok çeşitli alanlarda etkinlikler, paylaşımlar yapmışlardır. İlk yıllarda sayıları az olan öğrenci topluluklarından Türk Halk Bilimi Topluluğu (THBT), Tiyatro Topluluğu, Dağcılık ve Kış Sporları Kolu, DKSK bugün hala faaliyetlerini sürdürmektedir. 12 Eylül’den sonra ODTÜ’de öğrenci topluluklarının sayısında bir patlama yaşandı. Günümüzde Spor Müdürlüğüne ve Kültür İşlerine bağlı öğrenci topluluklarının sayısı yüzün üzerindedir ve bu topluluklar her yıl yüzlerce etkinlik düzenleyerek ODTÜ’nün kültür ve spor hayatını renklendirmektedirler. Uluslararası Gençlik Topluluğu (UGT) 1986 yılından günümüze ODTÜ Bahar Şenliklerini düzenlemektedirler. İlk yıllarda amatör ruhla yürütülen şenliklere sonraları eklenen ticari oluşumlar şenliklerin amatör ruhunu zedelemiş, çok yoğun kalabalıklar, çevre kirliliği vb. olumsuzluklara neden olmuştur. 2011 yılından itibaren LGBT+ öğrenciler bahar şenliğinde onur yürüyüşü yapmak istemişler, ancak valiliğin yasaklaması, polis müdahaleleri, öğrencilerin gözaltına alınması, yargılanmaları vb. sert önlemlerle önlenmeye çalışılmıştır.
Öğrenci Temsilcileri Konseyi-ÖTK(4,5)
Ocak 1976’dan 12 Eylül 1980’e kadar süren Öğrenci Temsilcileri Konseyi (ÖTK), Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin öğrencilerinin çağdaş ve demokratik üniversite anlayışı içerisinde atmış olduğu önemli bir adımdı. Öğrenciler, her akademik yılda aralarından seçtikleri temsilcilerden oluşan ÖTK etrafında güçlü bir demokratik birlik oluşturmuşlardı. Öğrenciler, yönetimin çeşitli kademelerinde temsil edilerek yönetim deneyimi kazanırlarken, bir yandan da yapıcı önerileri ile, dinamik üniversite yaşamına etkin bir şekilde katılmaktaydılar. ÖTK sahip olduğu özellikleri demokratik katılımı ve temsiliyet açısından ODTÜ içinde ayrı bir okuldu; bir demokrasi okuluydu. ODTÜ mütevelli heyetinin 24 Haziran 1978 tarihinde almış olduğu bir kararla yönetmelik taslağı, bir rektörlük yönergesi olarak yürürlüğe konmuştur. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile ÖTK sonlandırılmış, 2005 Yılında YÖK Tarafından hazırlanan bir yönerge ile ‘yeni ÖTK’ uygulaması başlamıştır. Ancak yeni ÖTK eskisinin kötü bir kopyası olmaktan öteye gidememiş, öğrenciler benimsememiş, temsilci seçimlerine ilgi göstermemiştir.
OED-OMD ve ODTÜ Bileşenleri
ODTÜ kuruluşundan günümüze yaklaşık 130.000 mezun vermiştir. 1965 yılında kurulan OMD 1999 yılından itibaren mezunlarının katkılarıyla oluşturduğu Vişnelik tesislerinde faaliyetlerini yürütmektedir. Onbeş ODTÜ Mezunlar Derneği, ODTÜ Mezunlar Konseyini oluşturur. OED ve OMD 2008 yılından başlayarak, 5 yıl boyunca, Necdet Bulut Amfisinde “Hocam Bu Ay Yine Buluşuyoruz” etkinliklerini düzenleyerek onlarca konuşmacıyı davet ettiler ve binlerce kişi bu etkinliklere katıldı, katkılar verdi. Bu ve benzeri etkinlikler günümüzde de sürdürülmelidir. OMD, öğrenciler, mensuplar, mezunlardan oluşan ODTÜ bileşenlerinin önemli bir paydasıdır. OMD yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda önemli görevlerde çalışan ODTÜ mezunlarının ODTÜ’nün ve ülkenin geleceğinde etkin rol almalarında katalizör görevi görebilir.
Barış İçin Akademisyenler (BAK) (6)
11 Ocak 2016’da, 89 üniversiteden 1128 akademisyen (daha sonra bu sayı 2120’ye yükseldi) “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladılar. Bildiri bazı doğu illerinde çatışmaların başlaması sonrası ilan edilen sokağa çıkma yasakları süresince bölge halkına yönelik şiddetin durması, kalıcı barış için çözüm yollarının oluşturulması çağrısıydı. ODTÜ ve Galatasaray Üniversitesi dışındaki üniversitelerden çok sayıda imzacı akademisyen işten atıldı, pasaportlarına el konuldu, başka yerlerde iş bulmaları engellendi, bulundukları yerlerde tehdit edilip saldırıya uğradılar, defalarca karakola çağrıldılar, hedef gösterildiler, çok sayıda akademisyen yurt dışına çıkmak zorunda kaldı, imzacılardan intihar edenler oldu. Haklarında bireysel davalar açıldı. 2019 yılında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “hak ihlali” kararı sonrası büyük bölümü beraat etmesine rağmen işten çıkarılanların yüzde 88’i işine iade edilmedi.
ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi (KKM)
1996 yılında büyük emeklerle ve özenle yapılan ODTÜ KKM, 9 salon, fuayeler, sergi salonu vb. mekanlarda konferanslar, konserler, tiyatrolar, toplantılar vb. çok sayıda etkinliklere hizmet etmektedir. KKM’de Nisan aylarında düzenlenen ve birkaç haftaya yayılan festivallerde plastik sanatlar sergileri ve önde gelen sanatçılarımızın performanslarını izlemek mümkün olmuştur. Fazıl Say, İdil Biret, Genco Erkal, Yıldız İbrahimova gibi ülkemizin önde gelen sanatçıları ODTÜ’lülere birden fazla kez sanat ziyafetleri sunmuşlardır. ODTÜ öğrencileri rektörlüğe bağlı Müzik ve Güzel Sanatlar bölümü tarafından verilen seçmeli ders eğitimlerine katılarak konserler verdiler ve üniversitenin sanat birikimine canlı destek oldular. Öğrenci, akademisyen ve personelin katılımı ile kurulan korolar düzenli konserler verdiler. ODTÜ’de çalıştığımız yıllarda KKM salonlarında çok sayıda toplantı düzenledik, sayısız etkinliğe katıldık. Zihinlerimiz ve ruhlarımız zenginleşerek çıktık. OED üç güne yayılan, paralel oturumların olduğu Üniversite Kurultayları Düzenledi. Çernobil Kazası sonrasında birlikte çalışmalar yaptığımız Aykut Kence’nin 2014’de vefatından sonra ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu, BİYOGEN, Aykut Kence Evrim Konferanslarını ODTÜ KKM’de düzenledi. Çok sayıda konuşmacının katıldığı konferanslara her seferinde 1200 kişi katıldı. Son yıllarda KKM’de düzenlenen etkinlikler gittikçe azalarak bitme noktasına gelmiştir. Aykut Kence Evrim Konferansları’nın da son birkaç yıl ODTÜ’de düzenlenmesine izin verilmemiştir. Oysa bir üniversite sadece eğitim/öğretim faaliyetleri ile değil, bilimsel, kültürel ve sportif etkinliklerle de öğrencilerine ve ülkeye önderlik yapmalıdır.
Kafeterya- Yemekhane
ODTÜ’de binlerce öğrencinin, öğretim üyeleri ve çalışanların yemek yiyebileceği çok sayıda mekan bulunmaktadır. Bunların başında çok büyük kapasitesiyle kafeterya/yemekhane gelmektedir. Çok sayıda öğrenciye yemek bursu verilmektedir. Bunun dışında Çatı, Arka Bahçe, Alışveriş Merkezindeki lokantalar, bölüm ve yurt kantinleri yemek servisi yapmaktadır. Ancak son yıllarda hızla artan fiyatlar nedeniyle öğrencilerin bir kısmı yemek masraflarını karşılamakta zorlanmaktadır.
Kütüphane
ODTÜ Kütüphanesi sahip olduğu zengin kitap ve dergi koleksiyonlarıyla öğrencilerin ve araştırmacıların en önemli uğrak noktası olmuştur. Zaman içinde kaynaklara elektronik erişim öne çıkmıştır. ODTÜ’de sınav dönemlerinde Kütüphane tıklım tıklım doludur, kütüphanenin ışıkları sönmez. Kütüphaneye ek olarak bölümlerde ve yurtlarda öğrenciler için çalışma mekanları sağlanmıştır. A4 kapısı yakınındaki Öğrenci Merkezi de hem sanat eserleri sergi mekanı, hem öğrenci çalışma mekanı olarak kullanılmaktadır.
ODTÜ Müzeleri
1969’da kurulan ODTÜ Arkeoloji Müzesi, ODTÜ kampüs arazisi içinde bulunan ve tarihi 5000 yıl öncesine uzanan Koçumbeli yerleşiminde açığa çıkarılan arkeolojik eserlerin yanı sıra yine ODTÜ arazisindeki Yalıncak SİT alanı ve Ankara şehir merkezindeki Frig nekropolü tümülüslerinde bulunan eserler sergilenmektedir.
ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi, 2003 yılında kurulmuştur. Müzenin amacı MÖ 7000 yılından beri Anadolu’da gelişen teknolojinin tarihini belgelemek ve günümüz teknolojisini sergilemektir. Müzenin kurulma çalışmalarına 2001’de başlanmış ve 2005’te tamamlanmıştır. Müze 4 ana elemandan oluşmaktadır. Okulların ziyaretine açıktır ve öğrencilere eğitimler düzenlenmektedir.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Jeoloji Müzesi, 1995 yılında kurulmuş olup Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nün giriş katında yer alan 150 m2’lik alanda kayaçları, mineralleri, fosilleri, değerli taşları ve tarihi madencilik eserlerini sergilemektedir. Bölümün kuruluş yılı olan 1963 yılından beri bölümün üyeleri ve mezunları tarafından toplanan ya da koleksiyoncular tarafından bağışlanan binlerce mineral, kayaç ve fosil örneklerine ev sahipliği yapmaktadır.
ODTÜ Sağlık Merkezi (7)
ODTÜ’nün yoğun çalışma temposunda Sağlık Merkezi küçük bir hastane temposunda çalışarak öğrencilere ve çalışanlara hizmet sunmuştur. Yöneticilerin yoğun çabaları ile yıllar içinde sağlık merkezi adeta ufak bir hastaneye dönüştü; çok sayıda uzman hekim (göz, kulak burun boğaz, dermatoloji, üroloji, fizik tedavi, diş, çocuk, kadın hastalıkları, psikolog, psikiyatri) ve pratisyen hekimleri ile iyi donanımlı ve standartlara uygun laboratuvarlar, röntgen, ultrason, fizik tedavi birimleri, diş tedavi, göz ölçüm ve tedavi birimleri ve pek çok benzeri donanımı içeriyordu. Ancak son dönemde uzmanların büyük bölümü ODTÜ’den ayrıldı, röntgen çekimleri durdu, çalışanlar ve öğrenciler üniversite dışındaki sağlık tesislerine gitmek zorunda kalmaktadır. Yöneticiler Sağlık Merkezini gözden geçirerek daha iyi duruma getirilmesi için acil çalışmalar yapmalıdır.
Spor (8)
ODTÜ eşsiz doğası ile adeta bir şifa kaynağıdır. Öğrencilerimize ders aralarında bölümden çıkıp kütüphaneye kadar yürümelerini, yolda rastladıkları ağaçların, kuşların, çiçeklerin, köpeklerin hatırını sorup derse gelmelerini isterdik. O kadar kısa bir yürüyüş bile insanın içinde müthiş bir değişime, şifalanmaya yol açar ve öğrencilerin tazelenmiş enerjileriyle kaldığımız yerden derse devam ederdik. ODTÜ’de stadyum, spor salonları, spor merkezi, açık kapalı tenis kortları, açık ve kapalı yüzme havuzları, futbol sahaları, voleybol, basketbol sahaları, Eymir Gölü vb. ile 40 Spor takımına, 17 spor topluluğuna ve spor yapan mensuplarına çok zengin olanaklar sunmaktadır.
Sürekli Eğitim Merkezi (SEM) (9)
Günümüzde endüstri ve sanayide üstün teknoloji ile donatılmış karmaşık sistemler yer almaktadır. Bu teknolojik gelişmeler üretimi, üretimin kalitesini ve kurumların rekabet edebilme şansını artırmaktadır. Teknolojinin gelişmesi ve hızla artan bilgi birikimi, bu teknolojiyi ve bilgiyi kullanıp, yönlendirebilecek, ileriye dönük tahminler yapabilecek eğitilmiş insan gücüne olan ihtiyacı da beraberinde getirmektedir. Bu durumu göz önüne alan üniversitemiz, ülkemizdeki bu ihtiyacı karşılamak amacıyla, 1991 yılı Mart ayında Rektörlüğe bağlı SEM’i kurmuştur. SEM birkaç sene ODTÜ’nün dönem arasına denk gelen periyotta halka açık seminerler düzenlemiş ve binlerce kişi bu seminerlere katılmıştır.
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) (10)
ÖYP ülkemizin ihtiyacı olan öğretim üyelerinin yetiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla, YÖK Yasasının yurtdışı ve yurtiçi doktora öğrenimini kapsayan maddelerinin harmanlanması ile geliştirilmiş bir programdı. Bu programda, bir yandan üniversitelerimizde bilim ve teknoloji üretilirken diğer yandan da öğretim üyesi yetiştirilmiştir. Programın en önemli amacı; Türkiye’nin öğretim üyesi açığını kapatmak için nitelikli öğretim elemanı yetiştirmek ve iş birliği kapsamında herhangi bir alanda güçlü olan bir üniversitenin birikiminden diğer üniversitelerin yararlanmasını sağlamaktı. Program, Kalkınma Bakanlığı’nın finansmanı ve YÖK yöneticilerinin programa verdikleri kadro desteği ile 2002-2010 yılları arasında ODTÜ, 2010-2020 yılları arasında YÖK’e bağlı diğer üniversiteler tarafından yürütülerek tamamlanmıştır.
ODTÜ TEKNOKENT (11)
TEKNOKENT, 2000 yılında ODTÜ arazisinin batı cephesinde faaliyete geçmiştir. 2001 yılında Türkiye’deki teknokentler ile ilgili yasal çerçeveyi tanımlayan 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası yürürlüğe girmiştir. Bu yasayla girişimci şirketlere sağlanan vergi muafiyetleri ve teşvikler, ODTÜ’nün sağladığı altyapı ve akademik bilgiyle birleşince ODTÜ TEKNOKENT bir cazibe merkezi haline gelmiştir. ODTÜ TEKNOKENT, %70’den fazlası ODTÜ TEKNOKENT’te kurulmuş şirketlerin oluşturduğu 450’nin üzerindeki şirket, %90’ı üniversite mezunu, doktora veya yüksek lisans mezunu olan 10.000’den fazla personele yarattığı istihdam olanakları ve Ar-Ge faaliyetlerinin yürütüldüğü 170.000 m2 kapalı alanı ile Türkiye’deki diğer teknoparklara da örnek teşkil edecek başarılara imza atmıştır.
ODTÜ Bostanı
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Tohumlar Kampüse” projesi kapsamında ODTÜ Rektörlüğü ve Buğday Derneğinin aralarında imzaladığı bir protokolle Nisan 2015 tarihinde ODTÜ Bostanı çalışmalara başlamıştır. Buğday Derneği öğrencilere tarım konularında dersler vermiş. Açık Yüzme havuzu yanında ayrılan arazi çitle çevrilmiş ve toprak hazırlanmıştır. Bostanda ODTÜ öğrencileri, personel ve doğa dostlarından oluşan gönüllüler sayesinde aktif olarak faaliyet gösteren topluluğun amaçları; kentte doğal tarımın mümkün olduğunu gösterebilmek, insanları toprak ile buluşturmak, sürdürülebilir ve ekolojik projelerin uygulanabilirliğini görünür kılmak, özellikle gençleri doğayla uyumlu ve yenilikçi projeler için teşvik etmek, kolektif üretim pratiklerini hayata geçirmek, yadigar tohumları çoğaltmak ve bu tohumları paylaşmaktır. Bostana gönül veren öğrencilerin öğrenci topluluğu başvuruları rektörlükçe reddedilmiştir. Uzunca süre çalışmaların sürdürüldüğü Bostanda pandemiden sonra çalışmaların etkinliği azalmıştır.
Ulaşım
Şehir merkezine 7-km mesafedeki ODTÜ’nün kuruluş yıllarında öğrencilerin ve tüm çalışanların ulaşımları şehir merkezindeki Sıhhıye ve Tunus Caddesinden kalkan ODTÜ otobüsleriyle sağlanırdı. İlk yıllarda ‘et arabaları’ tabir edilen, savaş zamanında asker taşıdığı söylenen, kırmızı otobüslerle belli saatlerde ulaşım yapılırdı. Daha sonraları kiralık otobüsler devreye girdi. Sonra da mavi ODTÜ otobüsleri servis sağladı. Öğrenci sayıları artınca öğrenci servisleri kaldırıldı. Personele sabah ve akşam semt servisleri konuldu. Kızılay-Çayyolu metrosunun ODTÜ duraklarına ring otobüslerle ulaşım sağlanmaktadır. 2024 yılında çıkarılan ‘Tasarruf Tedbirleri’ ile personel servisleri kaldırılmış ve personel kendi araçlarıyla ya da çok aktarmalı yorucu yolculuklarla üniversitedeki işlerine ulaşmaktadır. Bu durum bir yandan personel için büyük bir yük olurken, diğer yandan artan araç sayısı ve karbon emisyonları nedeniyle iklim değişikliğine olumsuz ek yük getirmektedir.
ODTÜ Yurtları
ODTÜ yerleşkesinde 2023 itibari ile 7695 kişinin barınabileceği, bir kısmının mezunlar tarafından inşa edildiği, 19 yurt bulunmaktadır. Ankara dışından gelen öğrencilere makul ödeme koşullarıyla, bölümlerine, spor tesisleri, kütüphane, yemekhane gibi diğer binalara yürüme mesafesinde barınma imkanı da sağlanmaktadır. Yurtların yönetimi üniversite personeli tarafından yürütülmektedir. Ancak yurt kapasitesi öğrenci ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. 2019 yılında Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) ODTÜ’nün batı kısmında, idaresinin KYK tarafından yürütülecek, ODTÜ dışından öğrencilerin de kalabileceği bir yurt kompleksi inşa etmek üzere girişimlerde bulundu. Öğrenciler ‘Kavaklık’ diye bilinen alanı korumak için alanda çadırlar kurarak eylemler yaptılar. Ancak bir gün sabaha karşı çok sayıda polis eşliğinde alandaki öğrenciler gözaltına alınarak kavaklar kesildi. Daha sonra Ankara Mimarlar Odası alanın ODTÜ Geliştirme Vakfına tahsis edilmiş olduğunu tespit etti ve KYK yurt yapmaktan vazgeçti. Alanda kesilen kavaklar yeniden büyümeye başladı. ODTÜ Yüzüncü Yıl kapısına yürüme mesafesindeki 100. Yıl İşçi Bloklarındaki apartmanlarda 3-4 öğrenci birlikte kiralamaktadırlar. Binlerce ODTÜ’lü öğrencisi bu evlerde barınmaktadır. Ancak son yıllarda hızla artan fiyatlar nedeniyle barınma çok ciddi sorun olmuştur. Yurt dışında üniversite yakınlarında yaşayan pek çok kişi üniversite öğrencilerine evlerini, odalarını uygun fiyatlarla kiralamaktadırlar. ODTÜ yakınında pek çok konut boş tutulmakta, öğrencilerin kullanımına açılmamaktadır.
ODTÜ mensupları için de çok sayıda, değişik büyüklüklerde lojmanlar bulunmaktadır. Üniversite içindeki bu lojmanlardan iş yerlerine ulaşım çok kolaydır. Lojmanlar genç araştırmacılar için büyük bir kolaylık olmaktadır.
2024 ve Sonrası
ODTÜ’de 2023 yılında 5 Fakülte ve 37 Bölümde 25.000 öğrenci (19.202-hazırlık ve lisans, 3.112-yüksek lisans, 2.418-doktora, 1.457-Yabancı uyruklu) öğrenim görmektedir. 1.892 kişilik akademik, 2603 kişilik idari personeliyle ve diğer birimlerde çalışanlarla ODTÜ büyük bir nüfusu barındırır. Üniversiteler aktif bir kurumdur. Ülke ve dünyadaki gelişmeleri takip eder. Üniversitede eğitim alan öğrenciler, akademisyenlerle tartışarak, sorgulayarak en iyi çözümleri bulur ve uygular. ODTÜ’nün ilk yıllarında dört yıllık eğitim süresini en fazla altı senede bitirmeye izin verilirken YÖK’den sonra sık sık çıkarılan öğrenci afları ve öğrenim süresinin uzatılmasıyla öğrencilik oldukça uzun dönemlere yayılabilmektedir. Bu durum öğrenci açısından da üniversite sistemi açısından da verimsizdir.
Üniversiteyi yönetmek iyi bilgi birikiminin yanı sıra geniş bir vizyon sahibi olmayı, üniversitenin tüm bileşenleriyle- öğrenciler, akademisyenler, çalışanlar, mezunlar- iyi iletişim kurabilmeyi, kararları en geniş katılımla almayı, üniversite kamuoyuyla paylaşmayı, geri bildirime, eleştiriye açık olmayı, çatışma çözümünde ustalığı, şefkat ve anlayışı gerektirir. ODTÜ’nün rektörlerinin çoğunluğu bu özellikleri taşırken, Hasan Tan ve Verşan Kök ODTÜ’yü olumsuz yönde etkileyen rektörler olarak ODTÜ tarihinde yerlerini almışlardır.
Üniversitelerin eğitim, öğretim ve araştırmaların yanı sıra ülkenin ihtiyaçlarına karşılamak üzere fakülte ve bölümlerin katılımı ile stratejik planların yapılması, ülkenin önemli sorunlarına çözümler üretecek farkındalığın yaratılması (deprem, iklim değişikliğine uyum, sosyal, ekolojik ve ekonomiyi içeren) bütüncül yaşam önerilerini geliştirmek, uygulamayı takip etme gibi görevleri vardır.
YÖK üniversiteleri tektipleştirmiştir. Üniversitelerin kendilerine özgü bir yasal yapıya kavuşması ve bilimsel ve mali özerkliği olan bir üniversite statüsü kazanması, gelişim hedeflerini koyması ve icraatlarının denetlenmesi üniversitelerin ülke kalkınmasında itici bir rol üstlenmesinin önünü açacaktır. Üniversitelerin hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için gerekli altyapı ve finansal kaynakların sağlanması, rektörlerin meclisteki bütçe görüşmelerinde projelerini sunması ve yeterli kaynak ayrılmasının sağlanması, üniversitelerin kendine yetecek yaşam döngüsünü sağlayacak bir yapıya kavuşturulması önemlidir.
ODTÜ bir kamu üniversitesi olarak kurulmuştur. Amacı hem ülkemizin, hem de çevre ülkelerin yetenekli gençlerine parasız eğitim sağlayarak bu ülkelerin itici beyin gücünü yetiştirmektir. ODTÜ yurtları gençlerinin barınma ihtiyacını karşılamakta, mezunlar, vakıf ve derneklerce sağlanan kaynaklarla ihtiyacı olan öğrencilere burs dağıtarak yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Üniversiteye derece ile giren öğrencilere karşılıksız burs vererek, yurtlarda barınma, kafeteryada ücretsiz yemek, yurtdışı eğitimleri için bir sefere mahsus uçak giderini karşılamaktadır (12). Yaşam desteğine ihtiyacı olan diğer öğrenciler de hem ODTÜ hem de OMD tarafından sağlanan burslarla desteklenmektedir. Son yıllarda ülke ekonomisinin çökmesi ile öğrencilerin bir kısmı eğitimi bırakmış, bir kısmı kayıt dondurmuş, üniversite mezunu gençlerin alanları ile ilgili iş bulmaları zorlaşmış, yurtdışına büyük bir beyin göçü yaşanmasına neden olmuştur. Beyin göçünü önlemenin bir yolu da gençleri üniversiteye girdiği yıldan itibaren alanları ile ilgili iş hayatına hazırlamak olabilir. Bu amaçla kurulan kuluçka merkezleri öğrencileri hayata hazırlamaktadır (13). Öğrencileri kendi ülkelerinde yaşamlarını sürdürebilmeleri akademik olarak da ele alınabilir. Üniversitenin mezunları için iş yaratma potansiyeli disiplinlerarası bir platformda iş dünyasında deneyimi olan mezunları ile birlikte uygulamalı bir program hazırlayabilirler (14).
Çok başarılı şekilde yürütülen ÖYP programı benzeri programlarla diğer üniversitelerin ihtiyacı olan öğretim elemanlarının yetiştirilmesine katkı verilmesi çok önemlidir. Yetişen bu elemanların bir kısmı gittikleri üniversitelerde aradıklarını bulamamıştır.
Öğrencilerin beslenme, barınma ve yaşam giderlerinin karşılanması ve güvenceye alınması, öğrenci için yapılan yatırımın ülkeye hizmet karşılığının belirlenmesi, öğrenciler çeşitli burslar sağlanması, psikolojik sorunlarına çözüm üretecek etkili bir danışmanlık sistemi kurulmalıdır.
ODTÜ’de Sürdürülebilir Yaşam
Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilirlik ilkelerinin yaşama geçirilmesi için rektörlük liderliğinde bölüm, enstitü, idari ve teknik birimlerin katılımı ile çalışma başlatılmalıdır. ODTÜ 4500 hektar genişliğinde bir yerleşkeye sahiptir. Arazinin 3500 hektarı orman alanı olarak tescil edilmiştir. Oluşan doğal habitatın iklim değişikliğine olumlu etkisi yapılacak araştırma ile tespit edilip, yerleşkenin bütünlüğünün korunması ve geliştirilmesi güvenceye alınmalıdır. Yerleşkede tahminen 30 milyonu bulan yetişkin ağaç sürekli olarak atmosferden CO2 emip gövdelerinde sabitleyerek önemli bir karbon yutağı oluşturmuştur. Ancak bugüne kadar bu önemli yutağın kapasitesi bilimsel olarak tespit edilmemiştir. ODTÜ ormanının yeni bir anlayışla geliştirilmesi, gıda ormanı ile desteklenmesi, suyun toprakta tutulması, üniversitenin gıda ihtiyacının bir kısmının kendi arazisinde yetiştirilmesi planlanmalıdır. Ağaçlandırma Müdürlüğünün yeniden yapılandırılarak gıda üretiminden, suyun yönetilmesinden, üniversitenin ilgili olabilecek bölümleri sorumluluk alabilir. En önemlisi de çeşitli saldırılara, yol, rant amaçlı konut alanı açma gibi eylemlere karşı ODTÜ’nün en önemli hazinesi olan doğasını korumaktır.
Doğa ile uyumlu sürdürülebilir bir yaşamın kurgulanması için bilimsel araştırma ve uygulama çalışmaları eğitime entegre edilebilir. Doğa ile uyumlu yaşam için ekoloji, sosyal ilişkiler ve alternatif ekonomi modelleri ilgili bölümler tarafından tasarlanır. Öğrencilerin hazırlık okulundan itibaren bu uygulamalı eğitim fırsatından yararlanmaları için farkındalıkları arttırılıp, Mimarlık Fakültesinin uygulamakta olduğu toplum yararına projeler diğer fakültelere yaygınlaştırılmalı disiplinlerarası iş birlikleri geliştirilmelidir. Yeni enerji teknolojilerinin geliştirilmesi, arıtma, yeniden kullanma, doğanın üretim teknolojileri biyotaklit (biomimicry) eğitim sistemine entegre edilmelidir (15).
ODTÜ arazisinde ODTÜ Geliştirme Vakfı OGV, tarafından kurulan OGV Okul öncesi, ilk, orta ve lise sınıflarından oluşan eğitim kurumları Mersin, İzmir gibi illerde de şubeler açmıştır. OGV kurumlarında öğretim süreçleri doğa ile uygun hale getirilmelidir.
Burada kısaca ele aldıklarımızın dışında kurulduğu günden bu yana ülkemize sayısız katkısı olan ODTÜ uçsuz bucaksız bir okyanusa benzer. ODTÜ’nün önünün açılması gerekir. Ülkenin iyi örneklere çok ihtiyacı vardır. Bir öğrencimiz ‘hocam şu ülkede 10 tane ODTÜ olsa her şey çok farklı olur’ demişti. ODTÜ’leri çoğaltalım. Gençlerimize güvenelim, onları destekleyelim, ODTÜ mezunlarının potansiyelini harekete geçirelim.
Kaynaklar