Mayıs ayının ortalarında üniversiteli dönem arkadaşlarımızla paylaştığımız sosyal medya gruplarından birinde bir tekir kedi fotoğrafı görmekle başlıyor hikaye ..
Sevimli bakışların öne çıktığı fotoğrafın altında, 40 yıllık arkadaşım Tahsin’in yazdığı sıradan cümle şöyle idi; “annesi tarafından sokakta yalnız bırakılmış 1,5 aylık erkek tekire aile arıyoruz”.
O güne kadar benzer binlerce mesaj okuyup hamle yapmayıp “o bakış ve o mesajdan” etkilenerek “biz varız” diye yazmamızın muhtemelen birkaç nedeni vardır.
Ama sanıyorum baskın olan; o etkileyici bakış ile “DOĞRU ZAMAN”da karşılaşmış olmamız.
Biz heyecanlanmaya başlayınca duygularımızı komşularımız ile paylaştık. Mahallemizdeki buluşma yerlerimizden “ÇARŞI Unlu Mamuller evi”nde cep telefonumdaki “tekir kedi” fotoğrafı elden ele gezmeye başladı. Genelde tekirlerin alnında bulunan dikey çizgiler M harfi şeklinde olunca, mekan sahibemiz Semiha 400 km uzakta olan, henüz görmediğimiz delikanlının ismini belirledi; MeMo J
MeMo İstanbul’da, hepimiz pandemi sürecinde idik ve sokağa çıkma yasağı vardı ..
MeMo’ya (diğer kedileri ile birlikte bir süredir) ev sahipliği yapan arkadaşım ile (uzun yıllardan sonra) nerde ise her gün mesajlaşıp fotoğraf ile “oğlumuzun” genel durumu hakkında düzenli bilgi almaya başladık.
Bir yandan da ÇARŞI’da ailesinde kedi üyeler olan komşular ile “BİRBİRİMİZDEN ÖĞRENMEK” seanslarında yeni bir sayfa açıldı. Bizim delikanlı gelmeden önce; hazırlanması iyi olacaklar ve gelince ihtiyacı olabilecek malzemeler listeleri hazırlanmaya, yorumlanmaya, güncellenmeye başlandı.
Ramazan bayramı sorası esneyen şehirlerarası yolculuk kurallarından faydalanarak, Tahsin Ankara’da yaşayan babasını ziyarete geldi ve biz 1 Haziran 2020 Pazartesi günü öğlen sularında MeMo ile ilk karşılaşmamızı ÇARŞI’da yaşadık.
Vee hayatımızda YENİ bir SAYFA iyi ki açıldı J
MeMo’nun hatırlattığı kavramları büyük harfler ile yazmaya edersem; gözlerindeki MERAK çok etkileyici. Etrafındaki her şeyi gözlemlerken, eyleme geçmeden önce düşünürken, hamle yaptıktan sonra sonuçlarını değerlendirirken gözlerdeki ifade çok etkileyici. Bizlerin umursamaz tavrı yerine, “o” her adımdan önce ve sonra etrafındaki herkesi, her şeyi ciddi ciddi merak ediyor, düşünüyor ve değerlendiriyor. En azından bize öyle geliyor ..
Sadece beş aylık MeMo’nun hatırlattığı, ne yazık ki toplumsal ilişkilerimizde gerilerde bıraktığımız diğer önemli diğer iki kavramdan biri de GÜVEN. Sarılıp sıcaklıkları transfer etmeye başladığınızda, meraklı gözler yerlerini huzurlu ve güvenli gözlere bırakıp ANI YAŞAMAYA odaklanarak yaşattıklarını dilerim imkanı olan herkes yaşar.
Delikanlı ile anlaşmak gün geçtikçe kolaylaşıyor ama nereye kadar olabilecek henüz bilemiyorum. Bakışlar ve sözler ile anlaşmanın aşamalarını birlikte deneyimleyeceğiz. ANLAMAK için bakışmak veya anlamak için DİNLEMEK konusundaki potansiyellerimizi ve performansımızı bilemiyorum, en azından iyi niyetliyiz, diyebilirim.
Kişisel gelişim süreçleri eğitimlerinde hep anlatılır; “birbirinizin yaratıcı katılımlarına alan açın, karşınızdaki kişiyi seviyorsanız bunu göstermenin ilk adımı onun kendisi olmasına izin vermenizdir.” İşte fırsat, hodri meydan; MeMo ile ilişkimizde böyle bir sorun yaşamıyoruz çünkü bizim delikanlı hemcinsleri gibi BİRİCİK olduğunun farkındalığı ile ÖZGÜN olmak ve ÖZGÜR davranmak kavramlarının anlamlarını biliyor ve siz isteseniz de istemeseniz de sizin de öğrenmenizi sağlıyor.
Birbirimizi olduğu gibi kabul ederek birlikte UYUM içinde yaşamanın en önemli araçlarından olan SABIR kavramının sınırlarını her gün bir şekilde zorlayarak, kişisel gelişimimize katkıda bulunduğu için kendisine minnettarız.
Sanıyorum tüm keyfi yanında yaşanan karşılıklı huysuzluklar, inatlar, kaprisler vb enerji düşüren anların üstesinden gelen kavram ise SEVGİ ile MUTLULUK üretmenin parçası olmaya edilen NİYET.
Sizlerin bu yazıyı okurken hatırladığınız –yeterince içselleştiremediğimiz ve iyi ki- patili dostlarımız tarafından tekrar gündemlerinize getirilen değerli kavramlar var mı acaba?
Aynı süreçlerden ulaşmasam da ben de 2019 Nisan ayında, bir kız sahibi oldum. Maltese bir prenses? 2,5 aylık idi kucağıma aldığımda. Minicik ve bana muhtaç bir mucize. Hayatım boyunca istediğim minnağımı, kucağıma aldığımda heyecandan ölmüştüm, inanamamıştım ? Aramızda ilk anda başlayan sıcacık bir SEVGİ akımı net şekilde hissedildi nasıl olduysa. Devamında ona vermekten mutluluk duyduğum GÜVEN aramıza katıldı. Ev yaşamında olması gereken kuralları öğretmeye çalışırken, bende azalmış olan SABIR bana dahil oldu.. Şila’nın annesi olmak ÖZVERİLİ yeni bir süreç. Onun bensiz hayatının çook zor olacağını bilip ona kendimi ADAMAK, bambaşka bir duygu. Her planımı ona göre düzenler oldum. Çok ender zamanlar haricinde her yere onunla gidiyorum. Onunla uyuyorum, YATAK ARKADAŞIM da oldu prensesim. Sabahları beni uyandırmasının keyfi… gözümü açınca bana sevgiyle bakan bir çift boncuk göz ve boncuk bir buruna bakmak muhteşem bir duygu… Her gün hayatımda olduğu için, bana bu özel ve güzel hisleri kattığı ve yaşattığı için, Allah’a şükrediyorum ve onunla yaşamanın tadını çıkarıyorum. Şila’sız hayat istemiyorum artık ?
İsteyen herkese de bu güzelliğe sahip olmasını diliyorum ?❤️?
Kendimi bildim bileli evimizde hep kedi vardi. Hatta taşınmalarımızda bile annem nasil olsa evi bulur derdi ve ertesi gün kedimiz yeni evde yeni köşesini seçer yerleşirdi. Tabi çevre önceden keşfedilmiş olurdu. Kedilerin evde öyle kumu, mama kabı, minderi, tasması olmazdı şimdiki gibi. Özgürdü o sokak kapısı giriş çıkışlarda günde on kere de olsa acılıp kapanacaktı. Avcıydılar coğu zaman evin bütcesine katkı olarak kuş, fare artık ne avladıysa getirirdi. Halen canlıysalar serbest bırakılırdılar yada yok edilirdi gelen avlar. Tabi annemle bu konuda karşılıklı hırlamalar ve azarlamalar olurdu.
Hayvanları cok severim ama kedilere ayri ilgim var. Evlendiğimiz zaman eşim; sokaktaki bütün kediler senin diyerek son noktayı koyunca eve kedi alma düşüncemden de vazgeçtim.
Arada sokak köpeklerini atlatan kediler balkondan giriyorlar. Bazen evden çıkarken evi geziyorum girip bir yerlerde yatan var mi diye.
Ama bugün hayvan sevgimizin onları doğallıklarından uzaklaştırdığı düşüncesindeyim. Evlere hapsettiğimiz hayvanların mutlu olduklarını düşünmüyorum.