27 Temmuz 2020’den sonra SEN, BEN, BİZ ..

Merhaba,

Ülkemizin içinde bulunduğu konular ve veya sorunlardan bahsetmeyeceğim çünkü sen, ben, biz istisnasız hepimiz sürecin içinde yaşıyor ve iliklerimize kadar hissediyoruz.

Büyük çoğunluğumuz, önümüzdeki birkaç sene içinde de (bugüne kadarkilerden daha ciddi) zorluklar yaşayacağımızı artık kabul ediyor; sağlık, ekonomi, siyaset vb ile ilgili hayati konular hepimizin daha fazla gündeminde olacak. Kaçış yok, hepimizin yaşamları her gün daha fazla olumsuz etkilenecek!

Kuruluşun partisi CHP; yazılı ilkeleri ile söylemde UMUT yaratmaya çalışırken ne yazık ki sıradan uygulamaları ile ihtiyacımız olan katılıma ve yaygınlaşmaya açık muhalefeti gerçekleştiremiyor.

Tüm seçmenlerin iktidar alternatifleri aradığı bir dönemden geçerken, üyesi olduğum ve hayallerimin parçası olan partimin “iktidar kurultayı” tarihi 25 / 26 Temmuz 2020 olarak açıklandı.

Fiziki mesafeye dikkat edilmesi önceliğinin zorlaması ile belirlenen mekanda, Kurultay’ın yaratıcı katılım ile yararlı bir şekilde gerçekleştirilmesinin kolay olmadığını hatta imkansız olduğunu yazan söyleyen çok arkadaşım oldu, hepsine katılıyorum. Ancak, bu Kurultayın birkaç ay ötelenmesini öneren arkadaşlar ile aynı fikirde değilim, birkaç ay içinde daha iyisinin yapılabileceğine inanmıyorum.

Bence; bu Kurultay 26 Temmuz Pazar günü yapılmalı ve 27 Temmuz Pazartesi sabahı ARTIK YENİ DÖNEM başlatılmalı.

Bence; T.C. vatandaşı olarak yaşamaya devam etmek isteyen, parlamenter sistemden, TBMM’den, CHP’den beklenti içindeki herkes, CHP üyesi olsun olmasın her demokrat, her solcu birkaç komşusu ile birlikte ilçesindeki CHP yönetim kurulu üyelerini ziyaret ederek içinde yaşadığımız süreç ve önümüzdeki iki sene ile ilgili görüşlerini, beklentilerini paylaşmalı.

Bence; sürece “Ankara’dan” bir şey beklemeden yeniden “yerelden” başlamak kararı alınarak başlanmalı.

Bence; genel merkezden herhangi bir karar beklemeden, 2021 yılı sonbaharında ilçe kongresinin yapılacağı öngörüsüne uygun olarak takvimler detaylandırılmalı.

Bence; ilçe örgütleri yüzlerini mahallelere, üyelere, sempatizanlara, sıradan yurttaşlara dönmeli.

Bence; ilçedeki köylü, işçi, memur, işsiz, emekli, engelli, öğrenci, genç, kadın, erkek herkes ile iletişime geçilmeli, yüz yüze ve veya elektronik ortamda basit anketler ile birbirimizin ihtiyaçları /  öncelikleri fark edilmeli.

Bence; ihtiyacını seslendirenlere sadece söylemenin / yazmanın artık yetmediği olası çözümler ile ilgili öneri geliştirmek, sorgulamak ve az veya çok sorumluluk almanın tek çözüm olduğu anlatılmalı.

Bence; samimiyet, GÜVEN, özgüven, cesaret, BİRLİK, emek, COŞKU ve üretim kavramlarının yerele özgün anlamları üzerine sohbetler edilmeli.

Bence; ilçede yaşayan DUYARLI kişiler kendi ihtiyaçları ve beklentileri ile ilgili olarak kendi etki alanlarında, öncelikle kendi sorumluluklarını yerine getirmeli.

Bence; “adım Hıdır, elimden gelen budur” dahi diyebilmek için herkes elinden gelen(ler)i yapmalı!

Tabii bu sürecin (yeni seçilecek Parti Meclisi üyeleri tarafından da) desteklenmesi hoş bir sürpriz olabilir ancak yerele özgün belirlenmiş takvimlerin uygulanmaları için hiyerarşik bir kabul beklenmemeli.

Yine iş başa düştü arkadaşlar, komşular, hemşeriler, yurttaşlar, sen, ben, biz haydee ..

Sizin düşünceniz nedir ?

Scroll to Top