ANA

ANA(LAR)

Değerli arkadaşlarım merhabalar,

Öncelikle benim anam Nurten Çavuşoğlu Peker’in ve anne olma arzusunu veya duygusunu  yaşayan tüm kadınların ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN.

Hepimizin anası çok değerli ve kimileri var kimileri artık yoklar ama iyi ki oldular. J

Bugün biraz anamdan bahsetmek ve tüm annelerden beklentilerimi yazmak istiyorum.

Anam 1939 yılında Fındıklı’da doğmuş. İlk ve ortaokulu Fındıklı’da, liseyi Erzurum Nene Hatun Öğretmen Okulunda okumuş, İstanbul’da Çapa Eğitim Enstitüsüne gitmeyi çok istemesine rağmen rahmetli dedem izin vermeyince Fındıklı’nın Çağlayan köyünde ilkokul öğretmenliğine başlamış.  Aile büyükleri o sıralarda İTÜ Mimarlıktan mezun olan Ali Naci Peker ile tanışmalarını önermişler, aksine bir görüş ol(uş)mayınca da 1958 yılında nişanlanıp 1959 yılında da evlenmiş. Eş durumundan gittiği Samsun’da yine bir köy ilkokulunda öğretmenliğe devam ederken 1960 yılı Temmuz ayı sonunda ben dünyaya gelince; tüm birikimini önce benim, sonra da 1962 ve 1967 doğumlu kardeşlerimin gelişim süreçleri için kullanmış.

Yük. Müh. Mimar babam ile kurdukları “değerleri olan, başarılı, mutlu insanlar yetiştirme” hayallerini  (henüz ben 22, kardeşlerim de 20 ve 15 yaşlarında iken babamın vefat etmesine rağmen) Anam tek başına gerçekleştirmeyi başardı. Şimdi iki İTÜLÜ, bir ODTÜLÜ çocuğu, iki de ODTÜLÜ torunu var. Hatta bu yazının ilk satırları yazılırken anam Amerika’da  doktora yapan torununu TK 009 ile ziyarete gidiyor ve büyük olasılıkla bu yazıyı Los Angeles’ta yeğenim ile birlikte okuyacak.

Özet; anam birçok fedakarlıklar ve mücadele sonrasında hedeflerini gerçekleştirdi, sağ olsun.

ANA(LAR) başlıklı bir deneme yazmamın nedeninin sadece anama özel kutlama yazmak olmadığını belirtmiştim, gelelim diğer önemli konumuza.

Ne yazık ki, yurdum insanlarının yani bizlerin kısa vadede huzur ve mutluluk kelimelerini “bir arada hep birlikte” kullanabiliyor olmamız çok zor görünüyor. Yaklaşık bir ay sonra yapılacak genel seçimlerden “ne sonuç çıkarsa çıksın” en az birkaç sene daha zor günler geçirmeye devam edeceğiz, diye düşünüyorum. 

Bunları söylerken, sorumsuzluktan veya umutsuzluktan bahsetmiyorum, tam aksine son yıllarda olduğu gibi etkili olabileceğim alanlarda duyarlı vatandaşlık sorumluluklarımı yerine getirmeye devam edeceğim ve ileriye dönük umutlarım da kesinlikle var.

 Ancak, birlikte mutluluk hayallerimizin vadesi uzun  görünüyor ve göreceli uzunluğun kısaltılabilmesi de yine fedakar ve cefakar annelere bağlı.

İnanıyorum ki; annelerimiz hem kendi gelişimleri hem de çocuklarının gelişimlerine emek harcayabilirlerse vade kısalır, aksi halde mevcut eğitim sistemi yapısının içinde kısa vadeli çözüm beklemek pek mantıklı görünmüyor.

Eğer, ataerkil aile geleneğimizin omurgasında çok değerli yeri olan kadınlarımız,

evlatlarını yetiştirirken –kendi çekirdek ailelerinden başlayarak- mevcut sistemleri sorgulayabilecek çocuklar yetiştirebilirlerse,

genç nesillere kişiler yerine “sistemler”, “süreçler” ve “değerler”in önemlerini anlatabilirlerse,

oğullarının kız kardeşlerine ve arkadaşlarına sevgi ve saygıda kusur etmemelerini sağlayabilirlerse,

kızlarının özgüvenli birer insan olarak yaşam alanlarında -pozitif ayırım dahi beklemeden- her gün daha iyi olabilmeleri gerektiği farkındalığını yaratabilirlerse,

doğuştan her çocuğun sahip olduğu yaratıcılık ve mutluluk açlığının beslenmesine destek verebilirlerse,

yüreklerindeki doğa sevgisi ve her bilginin paylaştıkça arttığını rol model olarak gösterebilirlerse, ne mutlu bize J

Aksini düşünmek istemiyorum …

Bu yazıyı okuyan kadın arkadaşlarımın “yine mi biz” deyişlerini duyuyorum, haklılar da. …

Aslında benzer doğal sorumlulukları olan biri olarak, anne olma hissini yaşayanlara “her fırsatta olduğu gibi” sorumluluklarını hatırlatmak, duygulandırmak  ve hatta düşündürmek yerine “hiç olmazsa bugün” onları sadece mutlu etmenin bir yolunu arayacak bir yazı yazabilirdim ama ol(a)madı “af ola”.

Eksikliğimi gidermek adına, bugün bir kadın arkadaşımın paylaştığı anket sonucunu kısmen ileterek işi toparlamaya çalışayım bari;

anneler gününde annelerin  % 28 i annelik sorumluluklarından uzak bir gün yaşamayı, % 20 si uyumayı, % 12 si lezzetli bir yemeği sevdikleri ile paylaşmayı, % 10 u evlerinin temizlenmesini,  …  istiyorlarmış, son karar sizlerin olsun.

TÜM KADINLARA DİLEDİKLERİ SEVGİ İLİŞKİLERİNİN TAM GÖBEĞİNDE SAĞLIKLI, HUZURLU, KEYİFLİ, MUTLU BİRER YAŞAM DİLİYORUM.

Selam, sevgi ve saygılarımla,

Sizin düşünceniz nedir ?

Scroll to Top